Anasayfa / Güncel / BANA AMCA DEME…

BANA AMCA DEME…

Geçen eve dönmek için belediye otobüsüne bindim. Arkalara doğru yürürken önde karşılıklı dörtlü koltukta oturanlara gözüm takıldı. Altmış üzeri yaşlarda, dört kişi oturuyordu. “Ne var bunda? Belediye otobüsleri bedava olunca yaşlılarla dolu, hep de oturuyorlar zaten” diyebilirsiniz; birinin tek gözü sargı bezi ile kapalı, yanındakinin alçılı kolu boynuna asılmış, karşıdaki en yaşlılarının sağ ayağı alçılı, onun yanındaki çenesinden tepesine sargı bezleri içinde. Hemen arkalarına oturdum. Yan koltukta yalnız oturan kırk yaşlarında bir adam gülümseyerek:
“Ya amcalar geçmiş olsun da Ukrayna- Rus savaşına mı katıldınız? Hepiniz nasıl bir araya geldiniz?” derken gülümsemesi, kahkahaya dönüştü. Seyir çıkacak gibi…
Ona yakın olan, gözü bantlı adam, pencere tarafında kalan sağlam gözünü soru sarana döndürerek münasebetsize tek gözü ile baktı:
“Sağ ol yeğenim. Dördümüz de hastaneden geliyoruz.” dedi.
Bacağı kırık olan adam: “Ne gülüyorsun! Açıkta bir şey mi gördün?” diye çıkıştı.
“Birbirinizle önceden tanışıyor muydunuz?” gözünü çevirmeye erinen sorunun muhatabı yanıt vermeyince eli sargılı olan:
“Yok, tanışmıyoruz. Hastane önünde otobüs beklerken tanıştık. Şu kafası sargılı olan arkadaş beyin ameliyatı geçirmiş, kafası eskisinden iyi çalışmaya başlamış. O dedi ki: “Hepimiz aynı mahalleye gidiyoruz madem bir taksi tutalım. Zaten acılar içindeyiz” kabul ettik. Bindik bir taksiye.
“Taksiye bindiniz de nasıl otobüste buldunuz kendinizi?”
Bacağı alçılı olan, sabrının her zaman sonunda olduğu anlaşılan adam meraklı adama sert sert bakarak:
“Sana ne? Hem sen demin neden güldün bize?”
“Hayır gülmedim.”
“Güldün! Gülmedi mi lan söyleyin?” diyerek öbürlerine baktı. Onların pek umursamadığını görünce: “Lan ben sizin için çabalıyorum. Müstahaksınız! Gelen gülsün, giden gülsün umurum değil.”
Eli sargılı olan: “Taksiye bindik bacağı kırık olan arkadaş taksici ile pazarlığa tutuştu. Taksici:
“Taksimetre var amca ne yazarsa onu alırım” deyince “O çok yazar. Durdur taksiyi ben ineceğim” diye bağırdı. Taksici insan evladıymış otobüs durağında durdu. O inince biz de indik tabii hastane arkadaşıyız ya güya?”
Bacağı sargılı olan: “Sen neden güldün demin?” dedi yine. Yan koltuktaki adam ikinci söylenişinden dolayı bezgin bir ifadeyle:
“Gülmedim dedim ya demin.”
“İnkâr etme bal gibi de güldün” diye bağırdı ve koltuk değneğinin biri ile adama dürtmek için hamle yaparken yanındaki (çenesinden tepesine doğru sargısı olan, kafası ameliyattan sonra çalışmaya başlayan) adam engel oldu.
Genç adam ineceği durağa geldi de mi indi yoksa- saldırı girişiminden sonra- can güvenliğinin tehlikeye girdiğini düşündüğünden mi indi bilemiyorum. Ben onun yerine geçtim ki kahramanların yüzünü daha iyi göreyim. Yüzlerine, arızalarına bakarken bacağı kırık olan: “Bak bak hala gülüyor!” diyerekten koltuk değneğini bana doğru uzattı bu kez. Deneyimli olan çenesinden sargılı adam engel oldu, “gülen adam indi. Bu başka biri.” dedi. “Sakının kelden, körden topal geliyor sapın yoldan” sözündeki gibi mayın üzerine oturmuşum haberim yokmuş. Merak işte…
“Geçmiş olsun” dedim yüzlerine bakarken. Ayağı kırık olan: “Hem gülüyor hem de geçmiş olsun diyor” dedi. Bu sefer kolu sargılı adam: “O indi dedi ya!” dedi. Bakarken, bacağı kırık olan adamla istemeden göz göze geldim. Gözlerinden ateş fışkırıyor adeta. “Amca senin adın ne?” diye sordum. “Sana ne benim adımdan? Nüfusuna mı geçireceksin?” diye yanıt verdi. Adın Ali ise; “Ali Amca” diye hitap etmek için sordum” dedim. “Bana amca mamca deme! Ben senin amcan değilim!” dedi bağırarak. Beni yeğenlikten reddetti.
Otobüs durdu. Bacağı kırık olan koltuk değnekleriyle kapıya doğru yürüdü. Benim ineceğim durağa iki durak olduğu halde ben de onunla indim. Koltuk değneği menzilinden uzakta durarak: “Amca evin uzak mı? Sana yardımcı olayım.” dedim. Sinirli sinirli: Bana amca deme demedim mi?” diye yine çıkıştı. Taksiye işaret ettim önünde durdu. Taksi kendiliğinden durdu sanıp arka koltuğa oturdu. Ben de öne bindim. Taksici: “Nereye gidiyoruz?” diye sordu. Ben sessiz kaldım ki arkadaki adresini söylesin. “ Kuruçeşme Mahallesi Yamanlar Sokak Numara 123. Kaça götüreceksin?” dedi. Taksiciye işaretle beş lira işareti yaptım. “Beş lira” dedi. Fiyat uygun gelmiş olmalı ki, ses etmedi. Evinin önüne geldik taksi parasını ödedim. Adam beş lira uzattı. Taksici: “Arkadaş ödedi.” dedi. Bu onu yumuşattı. “Sana yardım edeyim evine götüreyim” dedim ”amca” diyemedim çünkü kızıyor.
İçeri girdim ki karısı ondan da öfkeliymiş. Adama yanımda bir fırça attı ki sormayın. Adamcağız evde öfkesini doldurup, dışarıda boşaltıyormuş meğer. Kadın sinirli sinirli çay verdi. Şimdi çaylarımızı höpürdetirken kuzuya dönmüş bacağı kırık, öfkeli adamla sohbet ediyoruz. Bakalım yazacak bir şeyler anlatacak mı? Anlatırsa yazacağım…
ahmet.kocak16@hotmail.com.

Hakkında Mustafa TEK

Ayrıca bakın

SAHTE GÜBRE VE İLACA DİKKAT

Sarıkaya Ziraat Odası Başkan Şevki Güngör Sarıkaya’lı çiftçileri uyardı. Başkan Güngör; “Ziraat odamız kâr amaçsız …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.