Anasayfa / Sarıkaya / Yardım yaptıkları aileleri, kişileri ve onların evlerinin fotoğrafını çekip “biz bu aileye yardım yapıyoruz” diye milletin gözüne sokmayın.

Yardım yaptıkları aileleri, kişileri ve onların evlerinin fotoğrafını çekip “biz bu aileye yardım yapıyoruz” diye milletin gözüne sokmayın.

Son günlerde Ramazan ayı münasebeti ile her müslümanın dini duyguları kabarmış ve yardımda bir biri ile yarışır olmaları sosyal medyada da yardım yapma yarışına girmelerine neden oldu. Yardım yaptıkları aileleri, kişileri ve onların evlerinin fotoğrafını çekip “biz bu aileye yardım yapıyoruz” diye milletin gözüne sokmaları gazetemizin de dikkatinden kaçmadı.

Bizde İlçe Müftümüz   Dr. Emrah KANDEMİR  arayarak konuyu ilettik. Müftü Kandemir ise yardım konusunda bize şu açıklamaları yaptı.

Dr. Emrah KANDEMİR açıklamaları şöyle; Son günlerde Ramazan ayı münasebeti ile her müslümanın dini duyguları kabarmış ve yardımda bir biri ile yarışır olmaları sosyal medyada da yardım yapma yarışına girmelerine neden oldu. Yardım yaptıkları aileleri, kişileri ve onların evlerinin fotoğrafını çekip “biz bu aileye yardım yapıyoruz” diye milletin gözüne sokmaları gazetemizin de dikkatinden kaçmadı. Bizde İlçe Müftümüz   Dr. Emrah KANDEMİR  arayarak konuyu ilettik.

Müftü Kandemir ise yardım konusunda bize şu açıklamaları yaptı.

Dr. Emrah KANDEMİR açıklamaları şöyle; İNFAK AHLÂKI Müslüman olmak; Allah yolunda harcama yapmak, fakir, muhtaç ve kimsesizleri görüp gözetmek, iyilik ve takvada yarışmak gibi birtakım sorumlulukları da beraberinde getirmektedir. Kur’an-ı Kerim’de yüce Rabbimiz: “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça gerçek iyiliğe ulaşamazsınız,”(Âl-i İmrân 3/92)buyurmak suretiyle gerçek manada iyiliğe ulaşmanın yolunun Allah yolunda harcama yapmakla mümkün olacağına dikkat çekmektedir. Zira her bir iyiliğimizkendi ahiret hesabımıza yaptığımız yatırımdır. Bu husus Bakara Sûresi’nin yüz doksan yedinci ayetinde: “Ahiret için azık edinin. Biliniz ki azığın en hayırlısı takvâdır.”Şeklinde dile getirilmektedir. Yâni insan ahirete göç ederken beraberinde sadece bu dünyada yaptığı amelleri götürecektir. Ahirete hazırlığı ne kadarsa orada o kadarlık bir değeri olacaktır.  Bu nedenle Yüce Rabbimizin vahyin ilk muhatapları nezdinde tüm inananlara yaptığı infak çağrısı mü’min vicdanlarda karşılığını bulmuş, bu emre uymak için Müslümanlar asırlardırhayır keselerini açık tutmaya gayret göstermişlerdir. Öyle ki infak ayeti inince sahâbe-i kirâm adeta mal kazanıp Allah yolunda harcama yarışına girişmişlerdir. Abdurrahman İbnAvf(ra) gibi bazı sahâbîler malının yarısını verirken EbûÂkil el-Ensârî gibileri de “Sizden kim, yarım hurma ile de olsa onu sadaka vermek suretiyle ateşten korunabilirse, bunu yapsın”hadisi gereğince (Buharî, Zekât 10, Müslim, Zekât 66-67)hamallık yaparak kazandığı bir ölçek hurmayı tasadduk etmişlerdir.  Allah yolunda yapılan her harcama tıpkı tohum misali sahibine kıyamette kat kat artmış olarak geri dönecektir. “Mallarını Allah yolunda harcayanların hali, yedi başak bitiren, her başakta yüz tane bulunan bir tek tohumun hali gibidir. Allah kime dilerse ona kat kat verir. Allah, ihsanı bol olan, hakkıyla bilendir.” (Bakara, 2\261) ayetinde de belirtildiği gibi Yüce Rabbimiz kendi rızası için harcama yapanlara büyük mükâfatlar verecektir. Diğer taraftan yapılan harcamaların gösterişten uzak, rencide etmeden, başa kakmadan yapılması da son derece önemlidir. Tabiri caizse “sağ elin verdiğini sol elin bilmemesi” titizliğiyle yardımların yapılması gerekmektedir. Bu hususla alakalı Bakara Suresi’nin iki yüz yetmiş birinci ayetinde: “Sadakaları açıktan verirseniz, bu güzel bir şeydir. Eğer onu fakirlere gizlice verirseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır…” buyurulmaktadır.Bu ayetten hareketle İslâm alimleri zekâtın teşvik maksadıyla açıktan, sadaka ve diğer hayır-hasenâtın ise gizlice yapılması gerektiği görüşünü benimsemişlerdir. Neticede yapılan her iyilik ihlas ve samimiyetle sadece Allah’ın (cc) rızasını kazanmak için yapılmalıdır. Kur’an-ı Kerim yaptığı iyiliği başa kakanların durumunu, ipliğini kuvvetlice eğirip büktükten sonra tekrar çözüp bozan kimseye benzetmektedir.  Yüz yıllardır Müslümanlar mali ibadetlerini ramazan ayında yoğunlaştırmışlardır. Zekât, sadaka, fitre ve hayırlarını bu ayda verme gayreti içerisinde olmuşlardır. Zira on bir ayın sultanı olan ramazan ayında bir iyiliğe on misliyle karşılık verilmektedir. Ancak ihtiyaç sahibi kardeşlerimize yardımları ulaştırırken kendimize layık gördüklerimizden yani temiz ve iyi olanlarından vermeliyiz. Kendimize layık görmediğimiz şeyleri onlara da layık görmemeliyiz. Diğer yandan aynî ve nakdî yardımları mü’min hassasiyeti ile kırmadan, zedelemeden, incitmeden vermeye özen göstermeliyiz.  Bu duygularla, tüm amellerimizin Rabbimiz katında kabul olması dileğiyle…

Hakkında Mustafa TEK

Ayrıca bakın

ZİRAİ DON AĞAÇLARI VURDU

Yozgat’ta ve ilçemiz Sarıkaya’da meteorolojinin günlerdir uyarı yaptığı kar yağışı ve soğuk hava etkili oldu. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.