Anasayfa / Güncel / OTOBÜSLE YİRMİ SAAT-1

OTOBÜSLE YİRMİ SAAT-1

Erzurum Otogarı’nda iki, üç şehirlerarası otobüs yolcularını almak için bekliyor. Otogarda otobüsler gibi seyrek insan var. Kırık yıl önceki kent içindeki otogar geliyor aklıma. Yirmi otuz otobüs var ve insan seli akıyor… Sonra eski Erzincan otogarı geliyor aklıma; çatının ortası renkli camlarla kaplı tavanın altında bir havuz var ve havuza atılmış beş, on, yirmi beş kuruşlar çarpıyor gözüme…
Özel otomobillerin artması, otogarların kentlerden uzağa taşınması; kent sakinleri için gezip tozacak yer olmaktan çıkarmıştı otogarları. O nedenlerle ıssızlaşmış otogarlar.
Çağımızın hızına yetişemeyen trenlerin tercih edilmemesi kent içinde kalan eski garları da vurmuş. Tren garları da ıssızlaşmış, in cin top oynuyor. Kent dışlarına yapılan hızlı tren garları günde iki sefer konulması, sadece yolcuların indi bindi yaptığı saatlerde hareketlenip söner durumdadır.
Erzurum otogarına saat onda geldim. Bursa’ya en erken saat on beşteki otobüste yer varmış o da en arkadaki tekli koltuktaymış. Tren geldi aklıma telefondan baktım o da akşamaymış. Uçağın kalkmasına üç gün var. Kaldım ortada. Kısa bir bocalamadan sonra o koltuğu almaya karar verdim. Bin beş yüz lirayı ödedim. Bilet milet yoktu. Telefonuma bir mesaj geldi o kadar.
Beş saat ıssız otogarda geçmez. Kent içine gidip gezmek gerek. Kent içine gittim. Kırk yıl önce sokaklarında gezip dolaştığım Erzurum’dan eser yok aklımda. Yeni bir kenti geziyormuş gibi avare avare dolaştım. Kahvelerin önünde oturdum. Çoğunluğu erkek olan Erzurum sakinlerini inceledim. Bazıları ile sohbet ettim. Çay beş lira iç içebildiğin kadar. Birine:
“Buraya yakın iyi cağ kebap yapan yer var mı?” diye sordum.
“Aha şo ilerde bir lokanta var. İyi cağ kebap yaparmış, diyorlar.”
“Sen yemedin mi?”
“Hayır.”
“Nereden biliyorsun iyi olduğunu? O zaman benimle gel. Sana da ısmarlayayım. Hem tadıp bakarsın iyi mi kötü mü?”
“Yok. Ayıp olur. Hem misafirsin. Senden yemek yemem olmaz. Ben ısmarlasam iyi olur da; o kadar param yok.”
“Olsun bende para var. Emekli aylığımı yiye yiye bitiremiyorum. Bana yardım etmiş olursun. Birlikte yiyelim işte.”
“Ayıptır lo!”
“ Asıl beni kırman ayıptır lo. Hadi gidelim.” deyip kalktım. Çay parasını ödeyip peşime düştü. (İstemem yan cebime koy)
Yedik. Fena değilmiş.
“Nasılmış kebap, güzel miymiş?” diye sordum.
“Vallahi güzeldir! İnsan her öğün olsa yer.” diye yanıtladı. Çayları da o ısmarladı. Çaylar ondan yemekler benden bir ay yaşasak adam iyice tavlanacak ya; benim o kadar param da, zamanım da yok. Otogara geldim. Beyaz bir otobüs doğudan bir yerden gelip perona girdi. Otogarda tek benim bineceğim otobüs olduğu için hangi otobüs acaba, telaşı yaşamadan bindim.
Yarım saat geç kalkmasına ayarlıydım. Otobüs beş dakika gecikmeyle hareket etti. Etrafı inceliyorum. Yan çaprazdaki ikili koltukta uzun boylu, kırk altı numara spor ayakkabılı, sarı saçlı, yeşil gözlü bir genç telefonuyla oynuyor. Önümdeki tekli koltukta oturan türbanlı bir kadın boş olan arka koltukların pencere kenarına ayakkabılarını çıkarıp bağdaş kurup oturdu. Kadına da dikkatli baktım. Yeşil renkli pantolon üzerine aynı renkli uzun bir gömlek giymiş. Esmer, yirmi yirmi beş yaşlarında gösteriyor. Bakışlarımdan rahatsız olduğunu vücudunu derleyip toparlayarak gösterdi. Etrafta olan bitene dikkatle bakar, zihnime her şeyi kaydederim. Bir olay olur; tanıklık etmem gerekirse ayrıntılı bir şekilde anlatırım diyedir tüm çabam.
Beyaz gömleğinin üzerine lacivert kravat takmış, göbekli yedek şoför nerede ineceğimizi sorup kâğıda kaydetti. Arka sıradaki kadının rahat halini görüp:
“Sen nerede ineceksin?” diye sertçe sordu. Kadın:
“Ankara’da”
“Kaç numaralı koltukta oturuyorsun?”
“32 numarada. Oranın prizi çalışmıyor. O nedenle buraya geçtim.”
“Orası yasak! Şarzın (şarjın) dolunca yerine geç.” deyip önlere doğru yürüdü.
Böyle sert bir uyarıyla karşılaşan nazik mizaçlı kadının psikolojisi bozuldu. Gözünü cama dayadı görmeden dışarıya baktı uzun süre. Sonra yerine geçti. Otobüs Aşkale’den birkaç yolcu alıp yoluna devam etti. Sarışın gencin yanına biri gelince o da arka koltuğa geçip uzandı ve uyumaya başladı.
Arkalarda olan biteni aynadan gözleyen yedek şoför hızlıca geldi ve uyuyan gencin sırtına parmağı ile sertçe dürterek uyandırdı. Uyku sersemi ne olduğunu anlamaya çalışan gözlerle etrafa bakan genç şoförün:
“Orası yasak! Hadi yerine geç!” sözlerine itiraz etmeden yerine geçip oturdu.
Benim de canım arkadaki dörtlü koltuğa uzanmak istiyordu ama olan biteni görünce geçemedim.
ahmet.kocak16@hotmail.com

Hakkında Mustafa TEK

Ayrıca bakın

HER GÜN SICAK İFTAR YEMEĞİ BELEDİYEDEN

Sarıkaya Belediyesi Ramazan ayı dolayısıyla ilçemiz emekliler lokalinde iftar çadırı kurarak ihtiyacı olan ailelere toplu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.