Saygıdeğer Yöre Haber okuyucuları öncelikle hepinizi sevgi, saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum.
Sizlere bir hafta il, ilçemizle ilgili, bir sonraki hafta ülkemiz ve bölgemizle ilgili köşe yazacağımdan bahsetmiştim. Ancak ilçemizle ilgili sorunları gayet güzel ve istekli bir şekilde dile getiriyor ve gündeme taşımaya gayret gösteriyorum ve lakin sıra ülkemizde ve bölgemizde gelişen olayları yazmaya ve paylaşmaya gelince bende stres, panik, moral bozukluğu, kaygı ve gerilme oluyor adeta… Yaşadığım bu psikolojik durumumu sizlere aktarmadan geçemeyeceğim. Ancak bizim hiçbir kurum, kuruluş, parti, siyasetçi ile ilgili bir önyargımız, bir kinimiz veya taraf olmamız yeminle söylüyorum mümkün değildir. Toplum olarak iyiyi, güzeli, doğruyu desteklemek; yanlış ve olumsuz karar ve işlere karşı görüşlerimizi açıklamak, paylaşmaktan başka bir gayemizin olmadığını tüm samimiyetimle belirtmek istiyorum. İlçemizi, beldemizi yöneten belediye başkanlarının; büyüğü ağabeyim, küçüğü kardeşimdir. Mülki amirimiz ilçe kaymakamımız, jandarma ve emniyet komutanı ve amiri, ilçemizde görev başında olan tüm resmi ve diğer kurumların müdürleri bizim arkadaşımız ve kardeşimizdir. Hepsinin de görevini en iyi şekilde yapmaya gayret gösterdiğinden kuşkum yoktur. Ancak birbirimizi; doğru ve güzelde destekleyip kutlamaz isek, yanlışlarımız da eleştirerek, anlatarak doğru bildiğimiz şekilde görüşlerimizi paylaşmaz isek, ilçe olarak basın olarak görevimizi yerine getirmemiş oluruz. Doğruyu, güzeli, şık olanı bulmada zorluk çekeriz. Farklı görüş, değişik fikir, olaylara başka pencere ve açılardan bakmak ve bunları paylaşmak bizim zenginliğimizin bir göstergesidir. Bu nedenle istemeden ve bilmeyerek birilerini kırdıysam özür dilerim. Niyetimin kinden, nefretten veya ayrımcılıktan olmadığını belirtmemde beni mutlu eder. Hür düşünüp, tarafsız yazmama, sizlere de olaylara objektif yaklaşarak fikirlerimi paylaşmama katkı sağlayacaktır. Düşünün ben ilçemi, bölgemi, insanları sevmemiş olsam, her hafta, herhangi bir maddi, manevi çıkar gözetmeden haftada 3-5 saatimi ayırıp niye köşe yazayım, neden emek harcayayım ki… Başta ilçemizin, ilimizin, bölge ve ülkemizin gelişmesi, güçlenmesi ve zenginleşerek, hayat şartlarımızın gelişerek, Avrupa ülkelerini bile geride bırakarak modern, hür müreffet bir ülke olması bizim yegâne hedefimizdir. Bizden sonraki kuşaklara aydınlık ekonomisi düzgün, içeride ve dışarıda gelişecek; her türlü olumsuz koşullara hazır bir ülke bırakmaktan başka ne gayemiz olabilir ki?
Saygıdeğer okurlarım; gelelim bu haftaki işlemeye; görüş ve fikirlerimi sizlere aktarmaya çalışacağım konuya…
Saygıdeğer Yöre Haber okuyucuları biliyorsunuz, ülkemiz zor bir dönemin içerisinden geçiriyor. Maalesef şu günlerde bölgemiz, ülkemiz adeta bir ateş çemberi… Şehit kanlarıyla sulanmış, aziz vatan topraklarımızı parçalamaya, bu necip ve aziz milletimizi bölmeye gayret eden ve çalışan iç ve dış düşmanlarımızın olduğunu ifade etmeme gerek dahi yoktur. Her şey ortada iken, millet olarak birlik ve beraberliğimizi muhafaza ederek ve bunu da düşmanlarımıza göstermemiz gereken şu günlerde gündemi Cumhurbaşkanımızın, muhalefet parti başkanlarımızın veya sen-ben meselesi yada Cumhurbaşkanının yetkisinin belirlenmesi gibi, zamansız ve anlamsız meselelerle, ağza alınmayacak
karşılıklı ağır itham ve ifadeler ve açıklamalar ile gündemi gereksiz konularla meşgul etmeye, kimsenin hakkı var mıdır? diye sizlere sormak istiyorum. Kısacası bu kadar hayati konular, sorunlar ve problemler ortadayken, sabah-akşam çirkin ve yakışıksız açıklamalarla gündemi işgal edenleri, sizlere şikayet ediyorum. Bilindiği üzere ülkemizde; çöpçüsünden, çiftçisinden, esnafından, işçisinden, yöneticisinden, siyasetçisinden, meclisinden, yargısından, bakanından, Başbakanından, hatta Cumhurbaşkanından her birinin ayrı ayrı görevi ve yetkisi vardır. Hiçbir kurum ve yetkili, yetkilerinin dışına çıkarak diğerlerini saf dışı bırakmaya hakkı yoktur, buna gerek de yoktur diye düşünüyorum.
Cumhurbaşkanımızı, ister millet seçsin, isterse millet vekilleri seçsin; ister %52 oy oranıyla veya %92 oy oranıyla seçsin, bilemedin %32 oy oranıyla seçsin hiç fark etmez.. Cumhurbaşkanında, Başbakanında, Meclis Başkanının da, Genel Kurmay Başkanında yetkileri anayasamızda çizilmiştir. Yeni bir anayasa düzenlenerek yürürlüğe konulmadan ben istedim oldu ile bunun değiştirilmesi, genişletilmesi mümkün değildir. Anayasayı yok sayan, çiğneyen her kim ve kimler varsa suç işlemektedir. Bu güzel ülke; birinin yada birilerinin babasının malı değildir. Kimsenin babasından da miras kalmamıştır. Bu vatan topraklarını korumak için sadece Çanakkale’de 65 bin, Sarıkamış’ta 90 bin vatan evladını şehit verdik. Bir örnek vererek huzurlarınızdan ayrılmak istiyorum. Kınalı Hasan’ın köyü olan Karayakup Kasabasındaki babamın dedesi; Gömleksiz İsmail oğlu Musa… 1914’te Rus harbinden geri dönmemiştir. Rus saldırısından kaçarken nefesi kesilen dedemiz Musa yanındaki asker arkadaşı Halil’e sigara koyduğu tabakasını vererek “Beni bırak sen git. Benim takatim kalmamıştır. Şu tabakayı da bizimkilere ver” diyerek zor güç ikna eder ve arkadaşından bu şekilde ayrılmak zorunda kalmıştır. Şehit mi oldu, gazimi oldu, yoksa esir mi düştü bilemediğimiz, araştırıpta bir ipucu bile bulamadığımız başına mezar taşı dahi koyamadığımız bir acı hadiseyi halen yaşamaktayız. Hatırlarsanız bazen: “siyaseti çok seviyorsan cübbeni çıkar gel siyaset yap” diye seslenişte bulunuyordu ya “Sayın Cumhurbaşkanım; makamında sıkıldıysan bırak koltuğunu da gel siyasete “ desem herhangi bir saygısızlık yapmış olmam herhalde diye düşünüyorum. Ülkemizde herkes işini, görevini ve yetkisini bilmeli; en güzel şekilde yapmalıdır. Bunun dışında aşırılığa, şiddete ve restleşmeye varacak açıklamalar yaparak, ülke gündemini boş yere meşgul etmeye, millet olarak gücümüzü ve eforumuzu boş yere tüketmeye ve harcamaya kimsenin ne hakkının nede selayetinin olmadığı kanaatindeyim.
Özetle dikkatlerinizi çekmeye çalıştığım husus; hemen her gün birilerinin yerine konuşmak, veya birilerine cevap vermek, başkalarının görev ve yetkilerini kullanmak gün gelir ki sizi sevip sayanların bile size tepki göstermesine yol açar. Atalarımız demişler ki “Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz.” Gereksiz, çok ve sert konuşmak iyi bir alışkanlık değildir. Peygamber efendimiz sav. Bir hadisinde buyuruyor ki: “Birbirinize sırt çevirmeyiniz. Birbirinize kin tutmayınız. Birbirinizi kıskanmayınız. Birbirinizle dostluğunuzu kesmeyiniz. Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz. ” (Müslim İhya’u Ulum’id-Din Huccetü’l-İslam, İmam Gazali, Cilt2 s.407)
Bu duygu ve düşüncelerim ile hepinizi sevgi, saygı ve muhabbetlerim ile selamlıyorum.
EtiketlerManşet