AŞTİ karşısında duran otobüs yolcu indirip yoluna devam etti. Ankara çıkışında sabah namazı ve gereksinimler için mola verildi. Mola sonunda şoför değişimi yaşandı. Bizim asabi şoför hiç uyumadan, insanlarla cebelleşerek yorulmuş halde direksiyona geçmişti.
Polatlı’da mevsimlik işçileri indiren otobüs yoluna devam etti. Asabi şoförün direksiyonda olduğunu gören sarı saçlı genç arka koltuğa geçip ayaklarını enine konuna uzatıp özgürlüğün tadını çıkarmaya başladı. Uysalca söylenenleri yapan genç ilgimi çekti. Özgür ortamdan yararlanmak istedim. Ben de onun karşısındaki koltuğa oturup ayaklarımı uzattım. Delikanlıya:
-Nereden gelip nereye gidersin delikanlı?
-Erzurum’dan gelip Bursa’ya gidiyorum.
-Bursa’da mı yaşıyorsun?
-Bursa’ya ilk kez gidiyorum. Aslen İranlıyım. Erzurum’da Veterinerlik Fakültesi’nde öğrenciyim. İnternetten yatay geçiş için Uludağ Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’ne başvurmuştum. Kaydımı almak için gidiyorum.
-Neden alıyorsun? Bursa güzel bir kenttir orada oku işte.
-Tekrar sınava girdim Ankara Diş Hekimliği Fakültesi’ni kazandım. Oraya kaydımı yaptıracağım. Aslında yatay geçiş için elli bin lira ödeme yapmıştım. O parayı almak için uğraşacağım. Verirler mi, bilmiyorum. Verirlerse çok iyi olacak. Ankara’da ev kiraları on beş bin liradan başlıyormuş.
-Yabancı öğrenci olarak nasıl buradaki üniversitelere girebildin?
-Bizim ailemiz Türk’tür. İran’da yaşayan kırk milyon Türk var. Aynı Türk vatandaşları gibi üniversite sınavına girdim ve Erzurum’u kazandım. Sizin vatandaşlarınız bedava okurken biz yabancı uyruklular yıllık yüz yetmiş bin lira ödeme yaparak okuyoruz.
-O kadar masrafı ailen mi karşılıyor? Babanız ne iş yapıyor?
-Babam üniversite müdürüdür.
-Dekan mı?
-Yok, onu da yönetir.
-Rektör oluyor o zaman.
-Evet. Siz rektör diyorsunuz. İran’da müdür deriz.
-Baban iyi kazanıyor demek ki seni burada okutabildiğine göre.
-Sizin paranızla aylık yirmi bin lira kazanır. Her şey buradan ucuz olduğu için iyi bir kazançtır. Örneğin doğalgaz en fazla sizin paranızla aylık yetmiş lira gelir orada. Ben geçen yıl Erzurum’daki evimde üç bin lira gaz parası ödedim. Ekmek, et, sebze ve meyveler buraya göre çok çok ucuzdur. Ekmeğin tanesi, meyve ve sebzelerin kilosu sizin paranızla bir liradır. Araba deposu otuz liraya dolar. Kıymanın kilosu yetmiş lira civarındadır. Asgari ücretin bin beş yüz liraya denk geldiğini düşünürsek yaşamın İran’da çok ucuz olduğunu söyleyebilirim.
-Adınız nedir?
– Adım Osman Şahmuradi’dir.
-Ülkenizde soyadı var demek ki.
-Var tabi. Siz Atatürk devrimleriyle soyadına geçtiniz. İran’da çok önceden beri vardır.
-Aileniz Şah taraftarı mıdır?
-Evet. Humeyni devrim yapınca Şahlı soyadlarını yasakladı. Çoğu aile değiştirdi. Bizim gibi aileler değiştirmedi.
-Şeriatla yönetilen ülkede yaşamak zor olmalı.
-Burası o konuda daha geri.
-Türkiye’de şeriat kanunları yoktur. Laik bir ülkedir. İran’la kıyaslanamaz.
-Midemde kanama oluyor diye geçen ramazanda ağzıma bir pastil atıp çiğnedim. Dolmuştaydım. Yolcular bir şey yediğimi görünce beni tekme tokat dolmuştan attılar. İran’da böyle şeyler olmaz. Namaza, oruca karışmazlar. Sadece başörtüsüne karışırlar.
-Çok ilginçmiş. Başörtüsü saçlarını tam kapatmıyor diye bir genç kadını öldürdüler.
-Doğru. Ayaklanma çıktı. İran’da yaşayan Türkler de protesto eylemlerine katıldılar. Ölen kadın Kürt kökenliydi. Bir Kürt arkadaşım; “ölen sizden olsaydı biz size destek olmazdık.” diye bizi takdir etmişti.
Bu konuşmaların ardından uzanacak yer bulmanın rahatlığı ile ikimiz de uyumuşuz. Gözlerimizi açtığımızda Bursa’daydık. İnişte genç adamı Uludağ Üniversitesine gideceği belediye otobüsüne götürdüm ben de kendi otobüsüme bindirdikten sonra gence başarı ve şans dileyip kendi otobüsüme bindim.
ahmet.kocak16@hotmail.com
EtiketlerManşet
Ayrıca bakın
İKİ ÖĞRETMEN
Kemalettin Bey sitenin cümle kapısından çıktı. Soğuktan korumaya aldığı ellerini on yıllık solmuş kabanının ceplerine …