Saygıdeğer Yöre Haber okuyucuları; sizlerle uzun süredir dertleşemiyoruz bu nedenle hepinizi sevgi, saygı ve hasretle selamlıyorum. Saygıdeğer Yöre Haber okuyucuları; sizlerle uzun süredir dertleşemiyoruz bu nedenle hepinizi sevgi, saygı ve hasretle selamlıyorum. Ben Karayakup Kasabasında ticaret, çiftçilik ve hayvancılık ile iştigal eden bir kardeşinizim… Yani ben bir Kobiyim, küçük bir esnafım. Pancar, buğday ve arpa üreten on baş hayvanın altına üretim yapmaya çalışan küçük işletme diye tabir edilen bir işletmeciyim. Yılın 365 gün 6 saatini tamamen çalışmakla geçiren bir vatandaşım. Haftada 7 gün mesai sabah 07.00 akşam 22.00′ a kadar çalışan dar gelirli bir yurttaşım. Hafta sonu, bayram, düğün, cenaze, misafirim var, rahatsızım demeden yılda 2 kg bile et yemeden çalışan, üreten, ülkesine kuruşu kuruşuna vergisini ödeyen bu ülkenin cefakar insanlarından sadece biriyim. Yılmadan yorulmadan her güne; başka umutla, heyecanla, besmele ile işine başlayan ancak gün akşam olduğunda umduğunu bulamayan ekonomik sıkıntılar içinde mücadele eden zor günler yaşayan küçük esnaflardan biriyim. Çünkü ülkemizin ekonomik şartları giderek kötüleşen bir seyir arz etmektedir. Ne var ki milli gelirimizin artığını, hayat standartlarımızın yükseldiğini, ülkemizin ekonomisinin büyüdüğünü, işsizlik ve enflasyonun düştüğünü iddia eden, adeta bizimle eğlenen iktidar adına konuşan siyasetçilerimiz mevcuttur. Çalışmak üretmek hiçbir zaman yoramaz bizi; ancak ekonomik koşullardan dolayı ödeyemediğimiz senetler, günü geldiğinde ödeyemediğimiz borçlar bizleri hem bedenen hem de psikolojik olarak yorar… Gün gelir ödeyemediğimiz borçlarımız yüzünden açamayız çalan telefonumuzu, bunu samimiyetle söylüyorum. İşte bu olumsuz şartları; ilçemizde ve köylerimizde yaşayan çiftçi ve esnaf kardeşlerimizin büyük bir bölümü bu durumu her gün yaşar, bu olumsuz ekonomik koşullar bizleri kahreder… Durum böyle olunca; düşünüyorum da bu sıkıntılar ne kadar çalışsak çabalasak bir türlü bitmiyor. Ben olaya çiftçi, hayvancı ve esnaf gözüyle baktım ama memurun, emeklinin, dulun ve yetimin halinin daha beter olduğunu biliyorum. Demek ki ülkemiz ekonomisinde bir sıkıntı var. Bir litre motorin 5 küsür TL, %65 i vergi. Bir paket sigara 10 küsür TL, %65 i vergi. Telefonda yüksek vergi, elektrikte yüksek vergi, bindiğim araçta, içtiğim ilaçta yüksek vergi; yinede düzelmez ekonomi. Ülkemiz ekonomisi, bütçesi bildiğimiz dipsiz kazan misali azda aksa dolmaz, çokta aksa dolmaz… İnanın bu olumsuz ekonomik koşullar insanımızın psikolojisini bozdu, saçını ağarttı, dişini döktü de yıllardır bir türlü düzelmedi gitti. ülkemizde yaşayan her on kişiden en az 2 si 3ü psikolojik tedavi görmekte ve ilaç kullanır hale gelmiştir. Halbuki bundan 20 yıl önce psikiyatrinin ne olduğunu bir çoğumuz bilmezdik. İyi güzelde problem belli çözüm nedir? diyeceksiniz, haklısınız da. Şimdi çözümü arz etmek istiyorum. Çözüm belli: çiftçilik yapan kardeşlerim iyi bilirler, biz tarlayı bir yıl eker ikinci yıl nadasa bırakırız. Sebep toprak dinlensin, güneşini, yağmurunu alsın, kendine gelsin de bir sonraki yıl kalite ve verim artsın diye… Demek ki iktidarı da beş yılda bir nadasa bırakmamız gerekiyor oda dinlensin, güneşlensin şöyle bir geriye baksın, hatalarını eksiklerini görsün, kendine gelsin ki kalite ve verim artsın. Yıllardır ekonomik sıkıtı yıllardır aynı iktidar yanlışta ısrarın bir anlamı var mı? Hatta iktidarın ekonomideki başarısızlıkları halkımızda iktidarsızlıkları bile artırdı. Buda yetmezmiş gibi cumhurbaşkanımız her fırsatta en az üç çocuk diyor. 1405 TL asgari ücretle çalışan bir işçiden 3 çocuk istemek fiziksel ve psikolojik olarak mümkün mü? Zeytin ekmekle üç çocuk yapmak bence imkansız. Sofrada et, süt, bal, pekmez mi varda halk üç çocuk yapsın. Zeytin ekmekle de bu iş olmuyor. Kanaatim odur ki; ülke yönetimindeki değişim, dönüşüm, yenilenme ülkemize ve insanlarımıza da iyi gelecektir. 2019 genel ve yerel seçimlerinde, öncelikle iktidarı daha sonra il, ilçe, belde ve köylerimizdeki seçimle göreve getirdiğimiz tüm yöneticileri nadasa bırakmamız mantıklıdır. Çünkü yenilerini görmek, denemek; onlara da fırsat vermek yeni bir umut, yeni bir başlangıç yeni bir heyecan verecektir. Ülkemizde seçimler beş yılda yapılıyor. Beş yıl ise insan ömründe çok uzun bir süredir. Ülkeyi yöneten iktidar beş yılda; mevcut problemleri, ekonomik zorlukları, eğitim, tarım, iç ve dış politikadaki olumsuzlukları gideremiyor ise yirmi beş yılda iktidarda kalsa sonuç değişmeyecektir. Aynı iktidara bir kez daha görev vermenin bir anlamı var mı? Saygıdeğer Yöre Haber okuyucuları, bu duygu ve düşüncelerim ile hepinizi sevgi, saygı ve muhabbetlerim ile selamlıyorum. Önümüzde ki 2018 yılının vatanımıza milletimize devletimize hayır ve uğurlar getirmesini yüce rabbimden temenni ediyorum.
EtiketlerManşet
Ayrıca bakın
YUNANİSTAN GEZİM-3
Kavala’da arabamla bir tur attım. Tarihi kentin dar ve güzel sokaklarında dolaşmaya başladım. Buradaki insanların …