Saygıdeğer Yöre Haber okuyucuları, öncelikle hepinizi sevgi,saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum. Saygıdeğer Yöre Haber okuyucuları, öncelikle hepinizi sevgi,saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum.Ülkemiz de, ekonomik olarak rahat ve huzur içinde yaşayabilmek için çok varlıklı yada dar gelirli olmanız gerekiyor. Şayet, ekonomi geliriniz bu iki kesimin geliri arasında kalıyor ise işte o zaman perişansınız demektir. Bu kesimde geliri olanlar, halk dilinde orta direk diye tabir edilir. Ülkemiz de yıllardır uygulanan ekonomi politikası maalesef böyledir… İsterseniz tüm bu gelir guruplarında ki insanları yaşam koşullarına bakalım. Yüksek gelirliler: Bu gelir seviyesinde olan kişiler, az ürettiği halde fazla kazanır dolayısıyla çok tüketirler. Sebebi, iktidarın teşvik, destek gibi tüm imkanlarından kolayca faydalanırlar. Bu imkanlara rağmen en az vergiyi yine bu kesim öder. Uygulanmaya halen devam etmekte olan bu ekonomi uygulamaları adeta bu kesimin refah seviyesini daha da yukarı taşımak için düzenlenmiş diyebiliriz. Düşük gelirliler:Bu gelir durumunda olanlar, hiç üretmez dolayısıyla vergide ödemezler ancak az tüketirler. Şimdi soracaksınız peki çalışmadan üretmeden bu kesim hayatını nasıl idame ettirirler. Şöyle ki, bu ekonomik koşullarda olanlar genellikle günlerini yani mesailerini, Sosyal Yardımlaşma Kurumları ile Belediyeler arasında git gele geçirirler. Bu gibi kuruluşlardan gıda, yakacak kömür, nakdi yardım veyahut da ücretsiz sağlık hizmetlerinden faydalanmak için talepte bulunurlar. Bunun haricin de İlçe Tarım Müdürlüğüne giderek, yıllardır ekip biçmedikleri arazilerinin mazot, kimyevi gübre, tarımsal ilaç gibi desteklerinden faydalanmak için çiftçi belgesi düzenlerler. Böylece, tarımda üretimi ve kaliteyi artırmış olurlar. Bu yanlış uygulamalar sonucunda ülkemiz buğdayı bakliyatı sapı samanı ithal etmek zorunda kalmıştır. Orta gelirliler:Bu gelir grubunda olanlar, halk dilinde orta direk diye tabir edilirler. Orta direk çalışır, üretir vergi öder ancak az tüketirler. Orta direk ekip biçen çiftçidir, hayvancıdır, işçidir, memurdur, esnaftır, emeklidir… Halbuki sofraya koyduğumuz, ekmeği, zeytini, peyniri, kahvaltıda içtiğimiz çayı üreten işte bu cefakar toplum kesimdir. Orta direğin maddi durumu bataklığa düşmüş bir canlı düşünün, çabaladıkça çırpındıkça batarya; aynen öyledir. Kısacası, işi ve borcu hiçbir zaman bitmeyen orta direk ekonomik zorluklar içinde mücadele etmektedir. İşte bu yanlış ve olumsuz ekonomi ve tarım politikaları ülkemizi dünyada en hızlı büyüyen ülke konumuna taşımıştır. Ne var ki bu büyümeden benim ilim, ilçem kasabam ve köyüm hiç mi hiç etkilenmemiştir. Hatta büyümeyi yaşamış olduğumuz bu günlerde ekonomik koşullar daha da kötüye gitmiştir. Bilindiği gibi ilçemizde Çarşamba günleri halk pazarı kurulur. Tüm köylerimiz, alış veriş ve diğer işlerini yapmak için Çarşamba gününü tercih ederler. Ne var ki ilçemiz çarşamba günü ile perşembenin hiçbir farkı yoktur. Çünkü cadde ve sokaklar bom boş durumdadır. Sebebi çiftçide köylüde para yok ki, haftada birde olsa ilçeye Pazara gitsin çoluna çocuğuna üç beş kilo meyve, sebze alsınlar… Yaradan yardımcımız olsun diyor, hepinizi saygı ile selamlıyorum.
İskender KARACA