Anasayfa / Güncel / KISKANÇ

KISKANÇ

Kıskanç tipler, etraflarına mutsuzluk yayarak yaşamlarını sürdürürler. En önemli besinleri mutsuz ettiği insanların kıskançlıktan çatlamış halleridir. Laf vurmak, kakıç kakmak en bayıldıkları şeydir. “Falana ne güzel laf vurdum. Kıskançlıktan çatlattım. Ağzını açıp bir şey diyemedi” diye düşünürken gülümser, mutlu olurlar.
Akşamdan uykuya dalmadan önce gün içinde dağıtımını yaptığı mutsuzlukları düşünür; yeni laf çakmalar tasarlar. Karşıdan gelecek savunmalara şöyle okkalı kakıçlar hazırlarken uyku tutmaz bir türlü. Bütün sorunları çözdükten sonra ancak derin bir uykuya dalarlar.
Kahvaltılarını, dünden mutsuz edemediği insanlara nasıl laf vurarak mutsuz edeceğini tasarlayarak yaparlar. Sabah hepsini zihninden teker teker yineler. Kıskanıp kötüleyecekleri başarılı insanlardır onların besinleri. Ne kadar çok başarılı insan varsa o kadar çok işi vardır kıskançların.
Kıskançlıkları o seviyeye gelir ki sonunda kendi evlatlarını bile kıskanma durumuna gelerek Nirvana’ya ulaşırlar. Bu mertebe ordinaryüs seviyesidir. Bu seviyeye ancak ellili yaşlardan sonra ulaşabilirler.
Kıskancın kadını da erkeği de aynıdır. Kadınlar erkeklere göre daha zayıf kalırlar. Ataerkil aile yapısında olan toplumlarda erkekler daha başarılıdır bu konuda. Bu daha çok irsidir. Genlerle ve aile ortamının uygun iklimde gelişen bu mizaçtan kurtulmak iyi bir eğitimle sağlanabilir ancak. Ne kadar eğitim alsalar da eğitilen kedi masalındaki gibi ilk fare gördüklerinde tepsiyi havaya atmakta bir sakınca görmezler.
Kıskançlar giyimlerine çok dikkat ederler. Bunlar daha çok bakımlı ve şık giyimli insanlar arasından çıkar. İyi giyinmeleri kendilerine olan öz saygıdan veya topluma saygılarından değil daha çok kıskandırmak, rakiplerini çatlatmak içindir. Para, ün, iktidar, güzellik, başarılı evlat, en güzel ev, en güzel eş hep kendilerinin olsun ister; başkalarına hiçbir güzelliği layık görmezler. Yaşama amaçları kıskandırmak olunca hepsine de kavuşurlar çoğunlukla.
Seyrek de olsa iltifat ettikleri de görülür. Onları sevdiklerinden değil tam kendisinden uzaklaşacağını anladıklarında ağızlarına bir parmak bal çalarak yanlarında tutmak, söz ve davranışlarıyla ezmeye devam etmek içindir.
Negatif enerjisiyle birlikte sokaklarda yürümeye başlar. Evden çarşıya doğru giderken zihinlerinden geçen homurtular şöyledir:
“Dün, Kamil benim tuttuğum partiye kötü şeyler söyledi. Ayrıca Süleyman da ona destek oldu. Hazırlıksızdım bir şey diyemedim. Bu gün uygun ortam hazırlanarak Kamil’e “yer cücesi”, Süleyman’a da “devede de boy var ama ipi eşeğe bağlı” denilecek” diye düşünerek ilk yapacağı aktivitesini gerçekleştirmek için silahlarını kuşanmış vaziyettedir. O günün planını uygulamak için o kişilerden birini bulur yanına gülümseyerek oturur. Kamil’e telefon ettirip Süleyman’ı da çağırmasını söyler. İkisini tekrar bir araya getirmiş olması keyfini artırır. Sözü döndürüp dolaştırıp kendi partisine getirir. Kamil’e: “Senin parti başkanı hırsızmış. Sen de iş yerinde zimmetine para geçirmişsin diyorlar. Hırsız hırsızı sever değil mi Süleyman?” diye ondan destek bekler. Süleyman destek olmakta isteksiz olunca:
“Devede de boy var aynı seninki gibi ama ipini bu yer cücesi Kamil gibiler çekiyor maalesef. Kamil senin çocuk da üniversiteye kopya çekerek girmiş diyorlar doğru mu?”
“He doğru. Kopya ile girdi benim çocuk da seninki kopya çekmeyi bile becerememiş demek ki kazanamadığına göre” sözleri tepesinin tasını attırır. En dayanamadığı şey bir lafın altında kalmaktır. Daha fazla dayanamaz çay paralarını onlara bırakmakla minik bir intikam almış olarak yanlarından ayrılır. Hemen ertesi günün planlarını yapmaya başlar…
Kıskançlık, bir güvenin kumaşı yemesi gibi, insanı yer bitirir.
Kıskanç kadının makyaj masasında uzun uzun makyaj yaparken aklından geçenler: “Ayla, dün mor ruj sürmüştü dudaklarına. Ona yakışmamış ama bak, bana ne güzel yakıştı. Makyajıma uygun mor elbisemi de giyersem tam olur. O şıllık güzellik, şıklık nasıl olurmuş görsün de çatır çatır çatlasın!” diye düşünerek makyajını yapar ve görsün de çatlasınlar için kendisini sokaklara atar. Giysilerini güzelliğini gören kadınlar çatır çatır çatlasın, erkekler de hayran hayran baksınlar ister. O nedenle dikkat çekmek için kırıtarak yürürler. Asıl yürüyüşlerini ve duruşlarını kocaları bilir sadece.
Katıldığı günler, sanatını icra etmesi için en uygun ortamlardır. Günün yapılacağı evin zilini çalar. Yalancıktan gülümseyen ev sahibine küçümser bakışlarla bakar ve gösterilen yere oturur. Etrafındaki kadınlara tepeden bakar. Onun bakışları hepsini rahatsız etse de ona çatmamaya özen gösterirler. Arada bir canına tak etmişler de çıkar;
“Kız Fadime bu ne güzel elbiseymiş. Cuma pazarından mı aldın?”
“Hayır, mağazadan aldım.”
“Kız zaten yakışmamış. Bir etek para vereceğine pazardan yarı fiyatına alırdın.” Bu sözler onu çılgına çevirse de öfkeden aklına bir şey demek gelmez sessiz kalır. Kavga çıkarıp gruptan ayrılmak istemez sabreder. Kapıyı çarpıp çıkınca intikamını alacak ortamı yitireceği için dayanır.. Devam etmeli ki diğer günlerde onun ağzının payını vermelidir. Hazır cevap biri olamayışına kızar.
Gün biter; gelecek güne kadar eteğine doldurup atacağı taşları biriktirme sürecine girmiştir…
Sevgi teleskoptan bakar, kıskançlık ise mikroskoptan Josh Billings
ahmet.kocak16@hotmail.com

Hakkında Mustafa TEK

Ayrıca bakın

İKİ ÖĞRETMEN

Kemalettin Bey sitenin cümle kapısından çıktı. Soğuktan korumaya aldığı ellerini on yıllık solmuş kabanının ceplerine …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.