BÖCEK

 

2 Ağustos 2019 Cuma günü, Yeğenim Bilgehan’ın düğününe katılmak için Bursa’dan yola çıktık. Düğünümüzü yaptık. Baba ocağını ziyaret etmeden, hamama girmeden, üç beş tane kalmış dostları görmeden olmazdı. Sarıkaya’ya gittiğimde beni tanıyan pek çıkmaz. Yuvadan erken uçmuş insanlar zamanla unutulur.
Hamama girdik. Kıymalı yaptırdık yedik. Torunum köyde harman yerlerinde gezdi. İnek, koyun, kaz, hindileri görüp onların peşinden koştu. Köyde hoşça vakit geçirdikten sonra Bursa’ya dönüş için yola çıktık. Arabayı ben sürüyordum. Alişar Höyüğü’nü geçtik. Oğlum Hakan bir ara; “Baba arabaya böcek girmiş. “ dedi ben de; “ Nasıl bir böcek?” dedim.“Hamamböceğinden irice, siyah, başında yengeç gibi kıskaçları olan bir böcek,” deyince arabayı hemen sağa çekip durdurdum. Başladık hep birlikte böcek aramaya. Baktım karşıda bir petrol var. Marketi de var. Sigaram bitmişti, “Siz böceği arayadurun ben sigara alıp geleyim,”dedim. İki yüz metre uzaktaki petrole doğru yürürdüm.
Petrol ıssız ve sessizdi. Marketin önünde kırk yaşlarında, hayatından bezmiş gibi önüne bakan bir adam oturuyordu. Belli ki, akşama kadar beş on müşterinin geldiği petrolde durmaktan pek hoşnut değildi. “Ekinleri biçtik. Buğdayı tüccara verdik. Mazot, gübre, bakkal borcunu ödedik. Kışlık un da hazır. Elde bir şey kalmasa da gelecek yıl için kredimiz var Allaha şükür! Bu kışı da sağ salim geçirirsek bir daha sırtımız yere gelmez,” düşünceleri içinde, kasketine enseden vurup ibiğini alnına düşürmüş sandalyede yarı uyur, yarı uyanık oturuyordu. Adama doğru bakarak yürürken aklıma bir fikir geldi. Aklıma gelenin beni delirmiş gibi göstereceğini bile bile- nasıl olsa adam beni tanımaz, bir daha göremez rahatlığı ile- projemi uygulayıp, zavallı adamın yaşantısına renk katmak, en az bir ay onu idare edecek malzeme vermek geçti aklımdan.
“Günaydın!” dedim. Akaryakıt alacak köylülere konsantre adam:
“Alokume selam.” dedi. Aslında ona: ” Kucağında yılan var!”desem o yine; “Alokume selam” diyecekti.
“Buralarda böcek gördün mü?” Adam, şaşkın yüzüme doğru dikkatle bakarak:
“ Ne böcüğü?”
“Hamamböceğinden iri, siyah, başında yengeç gibi kıskaçları olan bir böcek.”
“Böcüğü norecaan ki?”
“Böcek arabadaydı. Arabadan çıkıp, uçarak buraya geldi mi, diye sordum.” Adam arabaya doğru baktı. Böceğin iki yüz metreden buraya gelip gelemeyeceğini hesapladı. Yüzüme baktı; “Bu adam kim? Deli mi? Ben, etrafta vıngır vıngır kaynayan böcekler içinden adamın böceğini nasıl bulayım? Tanrım aklıma mukayyet ol! Tüm lüzumsuz işler niye benim başıma geliyor?” düşünceleri içindeki gözlerini bana yöneltip, ayaklarımdan yukarı doğru beni yavaşça süzerek;
“Arkadaş sen böcü nörecan? Bulsak ne olacak?”
“Böcek arabanın içineydi de kaçıp buraya geldi mi diye sordum. Eğer bulmama yardımcı olursan çok memnun olurum,” dememle adam kafasında binlerce cevabı olmayan soru işaretleri ile bana bakıyor, bir yandan da; “Yazık adama! İyi birine de benziyor. Konuşmaları gayet mantıklı ve efendice ama benden istediğine pek anlam veremedim. Mutlaka keçileri kaçırmış olmalı. Neyse sabah sabah sabredeyim de defolup gitsin. Acaba; evde kedi, köpek, yılan, fare besliyorlar da bu adam da böcek mi besliyor?” gibi düşünceler kafasından geçerken: “Arhadaş beni böcünen neyinen uğraştırma! Daha tallalar böcük dolu git bir tane beğendiğini yakala götür,” dedi.
Ben: “Hayır siz beni yanlış anladınız beyefendi. Ben bizim arabada olan; Hamamböceğine benzer, siyah, başında yengeç gibi kıskaçları olan iri bir böcek arıyorum. Başka böceği istemem,” dedim. Adamın gözleri yuvasında daireler çizmeye başlayınca daha fazla üzerine gitmenin adamda kalıcı ruhsal problemler oluşturacağını anlayınca; “Markette sigara var mı?” dedim. Benimle fazla muhatap olmak istemediğinden yere bakan gözlerini kaldırmadan; “Yok!” dedi. Arabaya doğru yürüdüm. Arkamdan baka kalan adamın yanına biri geldi; “Ne istiyordu o giden herif?”
“ Adamın böcü mü neyi varmış arabada. O kaçmış. Onu arıyormuş. Yazzık! Ne adamlar var ya!”
“Adam böcü norecamiş ki?
“Mevlanı seversen bana böcük möcük dime! Zabah zabah bu neydi la başıma gelen.”
“İyi de böcük adamın böcüğüymüş de arabadan mı kaçmış? Onu mu arıyormuş? Anlatsana la!”
“Ne biliyim ben lan! Hamamböceğine benzer, siyah, başında yengeç gibi kıskaçları olan iri bir böcekmiş. Ben de anamadım.”
“Olum senden de lafı kerpetenle alıyom. Şu şiyi iyice anlat. Bak canımı sıkma!”
“La olum neyini anlatayım anamadığım şiyin?”
Ben uzaklaştım. Onları duyamaz oldum. Böcek arabadan uçarak gitmiş. Gönül rahatlığı ile yoluma devam ederken: “Yazının yüzünde usana usana sakin yaşayan hemşerime bir ay yetecek malzeme vermenin huzuru ile yoluma devam ettim. Artık kahvede karşılaştığı eşine, dostuna; “Ötoon(öteki gün) petirolde Löbetçiyim. Dirkene(derken) petirolün yamacına biyaz bir araba alendi(durdu)…”

Hakkında Mustafa TEK

Ayrıca bakın

ORTAOKUL ÖĞRETMENLERİMİZ-1

Sarıkaya Ortaokulu’nda 1970-1971 Eğitim-Öğretim yılı başladı. Öğrenciler ve öğretmenler ortaokul olarak kullanılan betonarme yeni binanın …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.