Saygıdeğer Yöre Haber okuyucuları,öncelikle sizleri sevgi saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum.Saygıdeğer Yöre Haber okuyucuları,öncelikle sizleri sevgi saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum. Zor ekonomik koşulları yaşamış olduğumuz,bu günlerde görsel ve yazılı medyada bu konulardan bahsedeni gündeme getireni malesef göremiyoruz.İktidar ekonomide bozulan dengelerin farkında olduğundan,gündemi Zarrab, Fetö gibi kişi ve konularla meşgul ediyor.Basında uydum imama der gibi bu konuları işleyip duruyorlar.Çünkü muhalefet yapabilen basın tamamen ortadan kaldırıldı.Kalanlar ise sindirilmiş olduğundan ülkemiz gündemini tamamen iktidar belirliyor Basında bunu takip ederek işlemek zorunda kalıyor.Halk geçimini sağlamakta zorlanıyor.Adeta sosyal yardımlaşma kurumunun vereceği üç yüz TL değerindeki kalorisi düşük kömür ile belediyelerin dağıtacağı yüz TL’lik gıda poşetlerine muhtaç hale getirilmiş durumdadır. Kısacası ülkemizde adeta medya sindirilmiş halk ise ekonomik sıkıntılarla susturulmuştur.İnsanlar bu zor ekonomik koşullarla düşünemez düşünse bile fikirlerini açıklayamaz hale getirilmiştir.Hani halk dilinde yaprak bile kımıldamıyor denir ya; piyasa tam olarak bu durumdadır. Böyle olunca, insanımız alacağını alamıyor,borcunu ise ödeyemiyor.Bir çok dar gelirli ailelerimiz, dengeli beslenmek bir tarafa zaruri ihtiyaçlarını bile karşılayamaz durumdadır.İlçemiz tarım ve hayvancılıkla geçimini sağladığından biliyorum ,inanın çiftçilerimizin büyük bir bölümü ekinini ekerken taban gübresi dahi atamıyor. Bu durumda üretimin artmasını beklemek hayalden öte gitmeyecektir.Dolayısı ile tarımda dışa bağlı bir ülke haline gelmemiz kaçınılmaz değil midir? Bundan on beş yıl önce ihraç ettiğimiz bir çok tarım ürününü bugün ithal ediyoruz.Yani bu güzelim cennet ülkemiz uygulanan bu yanlış tarım politikaları sonucu,buğday’ı, nohut’u,yeşil mercimeği,fasulyeyi hatta sapı samanı bunu yiyecek hayvanı bile ithal eder hale gelmiş bulunuyoruz.Öte yandan, her on gençten ikisi işsiz işi olanlarında bir çoğu bin dört yüz dört TL olan asgari ücretle geçimini sağlayabilmek için adeta çırpınıyorlar.Çiftçi ve işçinin durumu bu durumda iken işsiz olanların halini siz hesap edin… Peki esnafın durumunu bilmem anlatmaya gerek var mı? Çiftçi de işçide olmayınca esnaf malını kime satacak; kirasını,vergisini nasıl ödeyecek,geçimini nereden sağlayacaktır?Ülkemizde tarım bitmiş ekonomi çökmüş milli eğitim adeta yaz-boz tahtasına dönmüş,iç ve dış politikada yapılan yanlışlar ülkemizi zor durumda bırakmıştır.Komşu,müttefik diyebileceğimiz hiçbir ülke kalmadı etrafımızda,avrupa tepki gösteriyor, Asya ülkelerinin ise kendilerine faydaları yoktur.Durum vaziyet böyle olunca ülkemiz dış politikada; Trump ile Putin arasında git-gel ile sürdürmek zorunda kalmıştır. Bahsettiğimiz tüm bu olumsuz koşulların ve yanlış politikaların sonucunda ülkemizde yoksulluk ve belirsizlik hasıl olmuştur. Sonuç: Köyünü terk eden çiftçiler, kapanan kepenkler,boşanmalar,kadına şiddet,soygunlar,kap-kaç olaylarındaki yükseliş,fail-i meçhul cinayetler, uyuşturucu kullanımındaki patlama,karşılıksız çekler,ödenemeyerek protesto olan senetler dolayısı ile bozulan psikolojiler,dağılan yuvalar,orta yerde kalan günahsız çocuklar…kısacası yolsuzluk ve yoksulluk diz boyudur…Ülkemizdeki bu kadar sorun ve problemler çözüm beklerken; iktidar ülkenin gündemini Reza Zarrab ve Fethullah Gülen isimli şahıslarla dolduruyor. Rabbim hayırlısını versin diyerek huzurunuzdan ayrılmak istiyor,hepinizi sevgi,saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum.